Giriş - İletişim


 
 
 
 
 


FIRTINA KIZLARI

 

Delikanlım iyi bak yıldızlara
Belki bir daha göremezsin onları

Bu dizeleri 18 yaşında ilk kez Cahit Akçam ın dilinden Ankara da dinlemiş olmalıyım. . Lisedeyken akranım olan pek çok kişi gibi ben de şiir okurdum. Daha çok roman severdim. Nazım Hikmet de okumuştum. En çok gece laciverdi bahçe diye başlayan rübaisinden etkilenirdim. Ben delikanlı değildim halıyle ama gençtim yıldızlara bakardım yine de, belki bir daha göremezsem onları diye.

Dedim ya ben ve birlikte toplumcu siyaset yapmaya merak saldığım arkadaşlarım ki hepsi kadınlardı kendimizi delikanlılar olarak görmüyorduk tabii ki , delikanlılara gelin gidecek kızlar olaraksa asla görmüyorduk. Bizler devrim olsun istiyorduk. Türkiyeyi kızıl gelinlik giydirilerek kurtarılacak bir vatan olarak tasvir eden marşı gönülsüz söylüyorduk, biz de kahraman bir erkeğin beyaz gelinlik giydireceği vefalı yar hiç değildik. Bundan ibaret değildik biz bizzat kurtarıcılardık. İlk kez sevgili Dede nin elinde gördüğüm Çernişevski nin Nasıl Yapmalı isimli romanının başkahramanı olan genç kadına, Veroçka ya da benzemiyordu hayatımız. Biz çok daha öndeydik. Kendimizi ailemizin, annemizin, babamızın, ağbilerimizin, dayılarımızın gözünden ve değerlerinden uzağa fırlatmıştık. Fikirlerimizi başkalarıyla birlikte geliştirme ve sınama imkanı bulmuştuk. Genç yaşımızda özgürleşmiştik. Öyle ki SBF nin bahçesi bile bize dar gelir olmuştu.

Erkek arkadaşlarımızın çoğu için normal bir uğrak yeri olan kahvelere, elimizi kolumuzu sallaya sallaya fiyaka caka ata ata girip çıkıyorduk.Şehre uzak grev yerlerini, sapa yurtları, tepelere kurulu fakir semtlerini avucumuzun içi gibi biliyorduk. Kahveler, kantinler, yurt koridorları uzun bir yürüyüşte çay içip mola verdiğimiz yerler, evlerimizin dinlenme salonlarıydı sanki. Ne gecenin karanlığından korkuyorduk, ne sabaha karşının tenhalığından. Hem ders notlarımız hem ekonomi kitaplarımız vardı, hem Çin devrimini tartışıyorduk, hem Anadolu toprak reformunu , Afganistan?da ne olduğunu anlamamıza ise sanki çok az zaman kalmıştı.

Bizden önce yakılmış bir ateşin ısısydı bu ocakda tüten. Ama inanın arkadaşlar hiçkimse o zaman soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun, cesaretle yürüdüğümüz yolun, adeta kanımıza kattığı şeyi anlayamaz. Bu dünyanın alması gereken şekli anlamaya çalışırken bir yandan da hergün koşulları değişen bir mücadele içinde kendini şekillendirmek her kula nasip olacak bir fırsat değildir. Ben bu olanağa kavuşmuş bu ateş çemberinde yaşama şansına sahip olmuş bir kadın olarak kendimi hep şanslı gördüm. 25 yıl önce bana çok yabancı bir alemin insanı gibi gelen erkekler yoktu etrafımda. Zaten gözüm açıp Hakan Şenyuva?yı görmüştüm. En insani bir dünyanın temsilcisi gibi bir kumaştan biçilmiş bir delikanlı olan sevgili Hakan?ı. Hakan sanki toplum değişirse bakın herkes böyle olacak diye özendirici bir model olarak gziniyordu bizimle. Bazı arkadaşarımız belki yaşça büyüktüler, belki çok kara bıyıkları vardı ama bana eşittiler. Çünkü ben eşitler olarak yaşama fikri yüzünden onlarla birlikteydim. Bu eşitler ailesine bugün yirmibeş yıl sonra bir teşekkür savurmak isterim.

25 yıl önce üzerimize çullanan güçlerin derdi bizi üzmek değildi elbet. Onların derdi düzeni egemenler lehine köklü bir şekilde yeniden düzenlemekti. Bu saldırı karşısında savrulurken çok şey öğrendik ve çok şey kaybettik. Düzenin büyük hamlesi karşısında zayıf kaldık. Yenildik. Herkes başka bir türlü büyüttü kendini, kendi tercihiyle kendi üslubunca hayatını kurdu. Bana bugün en çok koyan şeylerden biri bu yirmibeş yıl içinde büyüyen çocuklara bizim o günlerde ne kadar mutlu, özgür, tastamam insanlar olduğumuzu bazan anlatmıyor oluşumuzdur.

Bugün şu duygumu sizlerle paylaşmak isterim. Ben o SBF bahçesinde mucizeli bir zaman yaşadım. Bunun sebebi bizim birbirimi çok sevmemiz değildi. Değişmek ve değiştirmek için duyduğumuz korkunç ortak arzuydu. Ben bu arzuyu eşssiz bir zaman diliminde taddım. Bu arzuyu hayatın terazisinde sınadım. Bir kadın olarak bunu hiçbir erkeğe ağbiye kocaya babaya dayanmadan güvenmeden sadece o büyük geniş topluluğun, o eşitler topluluğunun verdiği güçle yaşadım.

Diyeceğim şu ki: Belki delikanlılar değildik ama bizler de fırtına kızlarıydık. ? öyle değil mi bir düşünün ağbiler.. ?

Çeyrek yüzyıl sonrası ve tüm zamanlar için yaşasın o zaman nelere yaşasın diyorsak..


12-Eylül-2006
Handan Koç



Üye Girişi
Üye - Parola

Haberler
-12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında
-darbelere karşı eylül etkinlikleri başladı
-13 Haziran Ankara Buluşması
-PANEL : Seçimleri Okumak
-150. YILDA SBF<d>DER ETKİNLİKLERİ
Tüm Haberler

Yazarlar
Hasan Hüseyin Özkan
Murat Utkucu
Yunus Işın
Sinan Kasımoğlu
Kumru Başer
Osman Akınhay
Mehmet Ay
Fikret Yakar
İshak Kocabıyık
Handan Koç
Gülseren Karaçizmeli


SBFDER Web © 2008. Her Hakkı Saklıdır. Ana Sayfa |  Hakkımızda |  Fotoğraflar |  Yaşattıklarımız |  Yazılar
Sanat Galerisi |  SBF<d>DER |  Haberler |  Üyeler |  Linkler |  İletişim