Giriş - İletişim


 
 
 
 
 




Resimleri
Ziyaretler
Ali Fuat Anısına

Ali Fuat Okan


O Emekçi Halkın Kurtuluşu
Davasına Kendini Adayan
Yüzbinlerce Devrimciden Biriydi
Selam Ona!
Ve Bu Mücadelede
Hayatlarını Kaybedenlere
Bin Selam!

Ali Fuat’ı Yitirmek,

Ali Fuat’la Cebeci Cumhuriyet Yurdunda kalıyorduk. Onunla ayni dönem mezun olup SBF’ye gelen o çok sevdiğimiz sevdiğimiz diğer Darüşşafakalı arkadaşlar, yurdun cepheden bakınca en soldaki büyük, köşe odalarından birine yerleşmişlerdi.

Yurtta oda misafirlikleri bolca olur. Onların odası da çok misafiri olan şenlikli odalardan biriydi. Bunda odada yemek yapılmasının hiçbir etkisi yoktur diyemiyorum. Aşçılardan bir tanesi Cem’di. Hem yaptığı yemekle dalga geçilir, hem de o yemek afiyetle yenirdi. Yemek esnasında gırgır, şamata, espriler, şakalar havada uçuşurdu..Darüşşafakalılar ta liseden beri birbirlerini tanıyarak o günlere geldiklerinden, kendi aralarındaki konuşmalar, espriler daha iğneli, daha çuvaldızlı olurdu..

Ali Fuat’la ilgili hep fotoğraf kareleri gözlerimin önüne gelir..yurtta kantinde oturulmuş yemek yeniyor, bir yandan da bir konu bulunmuş, esprilerle karışık tartışılıyor..Ya da merdivenlerde karşılaşmışız şakayla karışık yumruklaşıp geçiyoruz..gecenin bir vakti kaç kişiysek artık, yazılamadan dönülmüş, herkes yorgun, çay demlenmiş içiliyor, bir mavra konusu da hemen bulunmuş, Ali Fuat o kendine has stiliyle, hafif öne eğilmiş kıs kıs gülüyor..

Ali Fuat’ın karikatüre çok elverişli bir yüzü vardı. Değişik versiyonlarda çizip onu kızdırmaya çalışırdım. Ama o bir türlü kızmazdı.

Keşke şimdi, dudağının kenarında eğreti ve muzip gülümsemesi, koyu renkli gözlük camlarının ardından zor seçilen gülen gözleriyle, o yeşil bir dal gibi gencecik haliyle, bir yerlerden karşımıza çıkıp ‘ Yahu amma yaşlanmışsınız be’ diyerek o bizi kızdırsa..

1976’nın 1 Mayıs’sında Cebeci’deki yurtlardan birçok arkadaş İstanbul’a mitinge gideceğinden ortalık boşalacaktı. Herkes mitinge gitmeye istekli olsa da olası bir faşist saldırı ya da yurt işgali gibi gelişmelere karşı bir grup arkadaşın bölgede kalması gerekiyordu. Kalanlar arasında ben de vardım, canımız biraz sıkılsa da görev, görevdi.

Giden arkadaşları yolcu ettik.

Ayni gün, O’nun ölüm haberini aldığımızda donakalmıştık.

Daha önce de öldürülen arkadaşlarımız olmuştu, ama bu kadar yakınımızda, içimizde olan okulda yurtta her gün beraber olduğumuz bir can arkadaşımızı kaybetmenin acısını ilk defa yaşıyorduk.

Aradan geçen bunca zamana rağmen, onun yokluğunu kabullenmek hala zor geliyor bizlere.

1 Mayıs’larda mezarı başında O’na bugünümüzden selamlar gönderip, alanlara yönelirken bir burukluğu hala yüreğimizde hissederiz.

Seni çok seviyoruz Ali Fuat.

Bizim sevgili arkadaşımız….

Ferit Çengelli

 

ALİ FUAT

1 Mayıs, İstanbul ve Ali Fuat...

Otuz yılı aşkın bir süredir, bir araya geldiğinde, yüreğimizi yakan üç kelime…

1974 öğretim yılı için kayıtlar yapılıyor, yeni kayıt yaptıran öğrencilere SBF DER hakkında bilgi veriliyor, kayıt yaptırmak isteyenler dernek üyesi oluyorlardı.

İstanbul Darüşşafaka’dan yeni öğrencilerin geleceği haberi, onlardan önce SBF ye geldi. 6–7 Darüşşafaka’lı SBF ye kayıt yaptıracaktı.

Bir sabah geldiler. Okula ve Yurda kayıtları yapıldı, SBF DER’e de. Hepsi de kısa süre sonra SBF DER in en çalışkan üyeleri olmuşlardı. Disiplinli, donanımlı, sürekli okuyan…

Ali Fuat onlardan biriydi. O gencecik halimizde omuzladığımız ağır yükle dalga geçercesine yüzünde hiç eksik olmayan gülümsemesiyle aramıza gelir gelmez havayı değiştirir, en sıkıntılı durumlarda aranırdı. Kısa sürede Okulda, yurtta ve Ankara’nın birçok Üniversitesinde, pek çok arkadaşı olan biri olup çıkmıştı.

Boykot’ta Ankara’nın soğuğunda nöbet tutarken, çevresindeki arkadaşlarla bu nöbeti bir şenliğe çevirir, Ali Fuat’la beraber nöbet tutmak için boykot’a katılanlar, işlerini ona göre ayarlarlardı.

Sabahlara kadar serigrafi ile basılan afişlerin hazırlanışında, bildirilerin basımında, Ankara’nın dört bir yanına yapıştırılan afişlerde, duvarlara yazılan yazılarda, binlerce posta kutusuna bir gecede bırakılan yada adam akıllı bir sopa yeme pahasına Kızılay’da Ulus’ta dağıtılan bildirilerde Ali Fuat’ın gülümseyen yüzünü mutlaka görürdünüz.

Okulda veya okullarda yaşanan “keskin” siyasi tartışmalarda muzipçe sorulan bir soru ve Ali Fuat’ın kalın gözlüklerinin arkasındaki muzip gülümseyişi, o ağır ve sert havayı dışarı atarken, tartışmacılara da bir uyarı olurdu, tekrar ve daha geniş bir açıdan bakabilmeleri için.

Siyasi ayrışmalar yaşanırken, nedenler ve ardından yolunu belirleme konusunda yaşanan tartışma sürecinde, Ali Fuat’ın basit, biraz muzipce, biraz ciddi anlattığı değerlendirmeler bir anda büyük bir dinleyici gurubunu tartışmanın içine çeker, hayatın ciddi yanı bu tertemiz idealist gençlerin birazda dalga geçerek doğrulamaya çalıştıkları bir sürece dönüşürdü.

SBF DER seçimleri yapılacaktı. Tüm guruplar seçim için yoğun bir çalışma içindeydiler. Ali Fuat “Seçimi alırız” dedi, “Hemde fark atarak alırız”. “Nasıl emin olabilirsin “ dedim, yine o muzip gülümsemesi ile cevapladı; “Biz önceden yaptık çalışmayı, diğerleri yeni başladı. Yalnız, seçimi kazanınca 1 Mayıs kutlamaları için İstanbul’a gitmek istiyorum, Ankara’da kalmam haberin olsun.”

Seçimi kazandık. Fark atarak...

1 Mayıs 1976 da ki kutlamalar için SBF DER’ liler olarak bir otobüsle İstanbul’a doğru yola cıktık. Sabaha kadar uyku yok. Marşlar, türküler, hikâyeler…

Sabah, Taksim’e Yıldız’dan Dolmabahçe üzerinden yürüdük. Çoğu daha sonra polis baskınlarında elimizden alınan fotoğraflarımız da vardı.
Yüz binler doldurmuştu Taksim meydanını. İlk kez bu kadar çok isçiyi emekçiyi bir arada görüyorduk. Çocuklar gibi şendik, tertemiz ideallerimizle çocuk olduğumuz hala söylenebilir. Tüm Dünya ve Ülkemiz emekçilerinin sömürüden uzak bir dünyada yaşamaları mücadelesine olan inançla doluyduk…

O gün 1 Mayıs Meydanı, Ali Fuat’ı ağırlıyor, O’nun sevincine coşkusuna tanıklık ediyordu…
Bir bayram, bir düğün yeri gibiydi Taksim Meydanı…
Bir gelin gibi süslenmişti Taksim Meydanı…
Beyazlığı kırmızıya dönüşmüştü…

Ve sonrası…
Acı…
Yüreğimizi acıtan, dağlayan, kanatan bir kara bıçak…

Mitingden sonra Ali Fuat’a evine uğrayıp Anne’sini ziyaret etmesini öneriyoruz. Biz biraz dolaşacağız akşam hareket saatine kadar. Kabul etmiyor. Ben sizi dolaştırırım, ev sahibiyim diyor. Ayrılmıyor.

Çiçek Pasajının önünden geçiyoruz, içerisi girilemeyecek kadar dolu, giremiyoruz. Beyoğlu’nda dolaşıyoruz, ardından biraz dinlenmek için diğer guruplarla birlikte Niğde Yurduna gitmeye karar veriyoruz.

Yeni Arkadaşlarla tanışıyoruz orada. Misafir ediyorlar. Yemekler yeniyor, hızlı bir şekilde. Ankara ve İstanbul’daki gençlik mücadelesi konuşuluyor.
Akşam yurttan çıkıyoruz. Hava kararmış. İstanbullu bir arkadaş bizi otobüs durağına getiriyor. Fındıkzade meydanında otobüs bekliyoruz. Ansızın elektrikler kesiliyor, meydanın lambaları sönüyor. Ardından sırtımıza kurşun yağıyor. Dağılıyor ve yere yatıyoruz. Sesler kesiliyor, karanlıkta birbirimize bağırıyoruz. “Ülkü, Hamdi, Mehmet Ali ...” İsimlerini saydığımız arkadaşlar ses veriyor. “Ali Fuat nerede” diye bağırıyor bir Arkadaş. Ali Fuat yatıyor biraz ileride, koşuyoruz, hareket etmiyor. Karanlıkta meydan bomboş kalmış. Biz şaşkın bağırıyoruz koşuyoruz, atlıyoruz bir taksinin önüne, durduruyoruz. Ali Fuat’ı yatırıyoruz taksinin arka koltuğuna. Yaşıyor, ama konuşmuyor.
Taksi uçarak gidiyor Hastaneye, Cerrahpaşa hastanesine. Hemen acil servise alıyorlar. LİSE DER li bir Arkadaş var yanımda. Bekliyoruz kapıda. Ne kadar bekliyoruz hatırlamıyorum. Genç bir asistan çıkıyor dışarı,”Kaybettik maalesef “ diyor. Her şey yok oluyor zihnimde. Bir boşluk, simsiyah… Acı… İçim yanıyor… İçimiz yanıyor… Dağlanıyoruz… Kanıyoruz…
Unutmuyorum…
Unutmuyoruz…
Unutturtmuyoruz…

Her yıl ziyarete gittiğimizde, Ali Fuat’ın mezarının çok yakınında bir mezarı daha ziyaret ediyoruz. Ali Fuat’ın çok sevgili arkadaşı Behçet Dinlerer’i. Cebeciye uğradığında öncelikli olarak Ali Fuat’ı soran can dostu Behçet Dinlerer. Faşist 12 Eylül Darbecilerinin işkencehanelerinde katledilen sevgili kardeşimiz Behçet Dinlerer. Ölümden sonra da bulmuştu can dostu Ali Fuat’ı.

Ve Biz her yıl, Ali Fuat’ın gülen umut dolu yüzünü hatırlayarak, yüreğimizin acısıyla, İstanbul’da 1 Mayıs’ı yaşamaya devam edeceğiz.

YUNUS ISIN

 

Geri Dön


Üye Girişi
Üye - Parola

Haberler
-12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında
-darbelere karşı eylül etkinlikleri başladı
-13 Haziran Ankara Buluşması
-PANEL : Seçimleri Okumak
-150. YILDA SBF<d>DER ETKİNLİKLERİ
Tüm Haberler

Yazarlar
Hasan Hüseyin Özkan
Murat Utkucu
Yunus Işın
Sinan Kasımoğlu
Kumru Başer
Osman Akınhay
Mehmet Ay
Fikret Yakar
İshak Kocabıyık
Handan Koç
Gülseren Karaçizmeli


SBFDER Web © 2008. Her Hakkı Saklıdır. Ana Sayfa |  Hakkımızda |  Fotoğraflar |  Yaşattıklarımız |  Yazılar
Sanat Galerisi |  SBF<d>DER |  Haberler |  Üyeler |  Linkler |  İletişim