Giriş - İletişim


 
 
 
 
 



Mahir Çayan

Mahir Çayan

15 Mart 1945 de Samsun’da doğdu. İstanbul’da Üsküdar Halil Güçlü İlkokulu, Paşakapısı Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi'nde öğrenimini tamamladıktan sonra, 1963'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydoldu. Ertesi yıl Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenimine devam etti.

TİP ve FKF'ye (Fikir Kulüpleri Federasyonu) bağlı olan SBF Fikir Kulübüne 8 Kasım 1965 de üye oldu. Aralık 1965'te bu kulübün ikinci başkanlığını, Ocak 1966 da ise başkanlığını üstlendi.

1967'de kısa süreliğine Fransa'ya gitti. Sosyalist hareketlerin genel seyri ve içinde bulundukları tartışmaları izledi. 1968'deki 6. filo eylemlerine İzmir'de katıldı ve gözaltına alındı. Bu dönemde Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde başlayan Mihri Belli'nin savunduğu Milli Demokratik Devrim tartışmalarının içinde daha sonra kurulacak olan THKP-C'nin önder kadrolarıyla aktif biçimde bulundu. Bu tartışma sürecinde TİP adına Zonguldak Ereğlisi'nde çalışmalar yürüttü. O, başta Akhisar’daki tütün, Karadeniz deki çay ve fındık mitinglerinin örgütlenmesi olmak üzere ülkenin dört bir yanında görüldü.

Türkiye’nin dört bir yanını gezdikten sonra ideolojik olarak Milli Demokratik Devrim saflarında yer aldı. Türkiye deki devrim sürecinin ancak silahlı bir mücadeleyle ve kendi özgül koşullarının tespit edilmesiyle olabileceğini savundu. Düşüncelerini  Türk Solu ve Aydınlık dergilerinde dile getirdi.

1969 yılında Ankara'da yapılan FKF nin adını DEV-GENÇ (Devrimci Gençlik Federasyonu) olarak değiştirdiği toplantıda Türkiye sosyalist hareketinin seyrini değiştirmiştir. 1971 yılında yapılan TİP kongresine katılmamış, TİP ve kendi çalışma çevresinden öğrenci ve işçilerle birlikte bir toplantı örgütlemiştir. Milli Demokratik Devrim (MDD) sürecinden ayrılarak, Türkiye devrimine ilişkin düşüncelerini Kesintisiz Devrim I-II-III broşürlerinde dile getirmiştir.

THKP-C'nin kuruluş çalışmalarına başlamış, süreci tamamlamak için Hüseyin Cevahir ile birlikte Şubat 1971'de İstanbul’a gitmiştir. 12 Mart faşizmine karşı direnmek için eylemlilikler içinde bulunmuş, 29 Mayıs 1971'de kaldıkları evden ayrılırken polisle çatışmaya girmiş, Hüseyin Cevahir’le birlikte Maltepe’de bir eve sığınmış, 1 Haziran 71 de yapılan operasyonda Hüseyin Cevahir öldürülmüş, Mahir Çayan yaralı olarak yakalanmıştır. Tutuklandıktan sonra kapatıldığı Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi'nden arkadaşlarıyla birlikte kaçan Mahir Çayan bir süre İstanbul'da sonra Ankara’da saklanmış, Ocak 1972 de bir grup arkadaşıyla birlikte Fatsa'ya sonrasında da Niksar’ın Kızıldere köyüne gitmiştir.

30 MART 1972 tarihin de unutulmazların arasında dokuz yoldaşıyla birlikte yer almıştır.

Yazıları:
•          Aren Oportünizminin Niteliği
•          Revizyonizmin Keskin Kokusu I
•          Revizyonizmin Keskin Kokusu II
•          Sağ Sapma, Devrimci Pratik ve Teori
•          Yeni Oportünizmin Niteliği Üzerine
•          ASD'ye Açık Mektup
•          Yayın Politikamız
•          Devrimde Sınıfların Mevzilenmesi
•          Kesintisiz Devrim I -2- 3
•          Toplu yazılar


ADALI

(Gömerek Cevahiri Kalbime, Dönerim Hain Hücreme)

Taş duvar, demir karyola ve yerlerde sayısız izmaritler,
helanın pis kokusu, rutubetli, sıkıntılı, nikotinli,
insanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava,
duvarlar sanki soğuk dalgaları imal ediyor.
İstediğiniz kadar üzerinize kalın şeyler giyinin,
oligarşinin hücresinde soğuğu yenmek imkansız.
Ranzanın karşısında kafesli demir kapı,
arkasında Mehmet.

Görevi dakikası dakikasına beni denetlemek
mehmedim utanıyor, kahroluyor.
"askerim ağam n'aparsın" diyor.
Aslında o' da tutsak.
Ben hücre içinde, o hücre önünde.
Günde beş kez büyük başlar bakar içeriye;
yüzlerinde tecessüs.
"çılgın adam, 3-5 kişi ile koskoca karanlıklar
imparatorluğuna kafa tutan adalılar"
ama yine de "çılgın adamın" karşısında
bir eziklik duyuyorlar, o başka,
gündüz, gece diye bir ayrım yoktur hücrede,
zaman ve mekan özümlenmiş artık.
Sadece koldaki saattir, geceyi gündüzü bildiren.
Işık yirmi dört saat yanar.
Bir nefes, bir dumandır yoldaşım.
Cigaramı her çekişimde duman olur,
uçar giderim, ta uzaklara,
çoğu kere ada'ma giderim,
cigaramın dumanı, beni memleketime;
ada'ma götürür.
Kahpe İstanbul'un, kahpe bir bölgesinde,
bir evdeyim yoldaşlarımla beraber.
Bu ev, yoldaşlık- dostluk-kardeşlik-mertlik-kazanç ve sevgi evidir.
Bu evde, her şey o kadar güzel ve o kadar anlamlıdır ki...
Ev de değil ada, ada!
Satılmışlığın, kahpeliğin, riyakarlığın, adiliğin
ve her çeşit
aşağılık ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan,
karanlık denizi'nin ortasında,
güneşi batmayan bir ada.
Ben ne şuralıyım, ne buralı,
adalıyım adalı,
ada'm ormanlıktır.

 

Dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı,
bütün ada'mı kaplar.
Erdemin güneşi, yirmi dört saat aydınlatır adamı
biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.
Ben adalıyım ey kahpe hücre, ada'lı
doğru ya sen nereden bileceksin ada'mı.
Asırlık, feodal,
militarist, hücre.

Ya sen, öküze benzemek için kasılan, şişen
haset kurbağa hilkat garibesi bilir misin adamı?
Dünya karanlıktır, güneşi batmayan böyle bir ada
yeryüzünde yoktur.
Değilmi ki karanlıklar cücesi, zavallı acuze?
Ya sen yarasalar şairi, pişkin cacomcho?
Değil şiirlerde, masallarda bile böyle bir ada yoktur.
Böyle bir ada eşyanın tabiatına aykırıdır.
Senin için değil mi karanlıkların kapkara şairi?
Senin dediğin eşyanın değil,
karanlığın tabiatına aykırıdır.
Karanlık cüceleri, acuzeler, dürzüler...
Yarının Türkiyesi'nin hayvanat bahçesinde teşhir edilecekler...
Ada'm kalabalıktır hain hücre:
elde mitralyözüyle,
Sierra Maestra'da, Falcon'da, Vietnam'da
Mozambik'te, Angola'da, Sina çöllerinde...
Özgürlüğün türküsünü söyleyenler.
Zulme, kahpeliğe, sömürüye karşı...
Dişiyle, tırnağıyla üç kıtada karşı koyanlar
benim evlatlarımdır kahpe hücre.
Benim adamın ormanlıklarından aldıkları fideleri,
"birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasına

Kel dünya, ada'mın ağaçlarıyla ayıbını örtüyor,
güzelleşiyor artık.
İyi bak bana feodal duvar, iyi tanı beni.
Seni yerle bir edecek adalılar'ı iyi tanı.
Ada'm ve hemşerilerinin çoğu ne halde diye
dudak bükme, orospunun dölü utanç duvarı
evet ada'mı karanlığın suları bastı.
Evet, benim gibi birçok adalı çirkef suların altında,
ama boşuna sevinme, ada'm batmaz, yok olmaz
ada'm sadece karanlık denizinde yerini değiştirdi.
Hepsi o kadar.

Mahir ÇAYAN



UNUTULMADI...

 


Geri Dön


Üye Girişi
Üye - Parola

Haberler
-12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında
-darbelere karşı eylül etkinlikleri başladı
-13 Haziran Ankara Buluşması
-PANEL : Seçimleri Okumak
-150. YILDA SBF<d>DER ETKİNLİKLERİ
Tüm Haberler

Yazarlar
Hasan Hüseyin Özkan
Murat Utkucu
Yunus Işın
Sinan Kasımoğlu
Kumru Başer
Osman Akınhay
Mehmet Ay
Fikret Yakar
İshak Kocabıyık
Handan Koç
Gülseren Karaçizmeli


SBFDER Web © 2008. Her Hakkı Saklıdır. Ana Sayfa |  Hakkımızda |  Fotoğraflar |  Yaşattıklarımız |  Yazılar
Sanat Galerisi |  SBF<d>DER |  Haberler |  Üyeler |  Linkler |  İletişim