Giriş - İletişim |
|
ÖMRÜMÜZÜN T HARFİ*
İshak KOCABIYIK Fotoğraflar Mehmet ÖZER Hala belleğimde durur Yüksel Caddesine ilk girişim. Yaprak pastanesinin yanından başlayan ağaçlıklı yol, Karanfil Sokağı geçer Konur Sokakla birleşir. Yüksel kıraathanesi, köşede Mülkiyeliler Birliği, karşısında TMMOB, Mülkiyelilerin yanında ASPAVA kahvehanesi, Dost Kitapevi, ilerde Engürü kıraathanesi. Belleğimde yer edenler bunlar.
Sonra her şey gibi sokakta değişti. Nedense o bölge, Yüksel Caddesi, Konur Sokak daha az değişti. İnsan Hakları Anıtı yapıldı. Yüksel caddesinin bir bölümüne banklar ve heykeller konuldu. Sanki daha da iyi oldu gibi. Ancak sokağın, demokrat, ilerici, sanat ve kültürle ilişkilenen yapısı uzun zaman kendini korudu. Ankara’nın nefes alınacak yerlerinde biri olmaya devam etti. Ta ki nerden çıktığı belli olmayan pazar/bazaar lar açılıncaya kadar. Kötü paranın iyi parayı kovması gibi, kıraathanelerin, kitapçıların yerini bazaarlar aldı. Mafyavari ilişkiler, uyuşturucu satışları, lümpenlik sokağa girmeye başladı. Ve tabi faşistlerde. Bunun ilk örneklerini 90’lı yıllarda yaşadık. İnsan Hakları Anıtı önünde yapılan eylem ve etkinliklere kimilerince sataşılmaya laf atılmaya başlandı. Bütün uyarılara karşın güvenlik güçleri umursamadı. Kimbilir belki de içten içe istenildi de. İlk uyarı birkaç yıl önce geldi. İki mafya grubu pazar yeri ve işporta yüzünden kapıştı. Ölüme varan kavgalar oldu. Ama sokak direndi. Boyun eğmedi. Büyük zorluklarla kazandığı mevziyi terk etmedi. Sokağın niteliğinin değişmesine izin vermedi.
Sol gruplar, gençler, siyasi partiler, dernekler, sendikalar, bu sokağı sahiplendi. Özgürce, kimseyi rahatsız etmeden standlarını açtılar, türkülerini şarkılarını söylediler. 2 Temmuz Madımak katliamı için, Kazım Koyuncu için, Ruhi Su için, Nazım Hikmet için burada slayt gösterileri yaptılar. Yılbaşı kutlamalarını da 1 mart savaş tezkeresinin geçememesini de burada kutladılar. Sokağın rengi oldular. Renk kazandılar. İki gün önce yeniden karıştırmak istediler sokağımızı. Stand açan gençlere sataştılar, taciz ettiler. Ama ummadıkları bir tepkiyle karşılaştılar. Olmadı, bu sefer polis eşliğinde geldiler. Önde TOMA (toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) arkada beyzbol sopalı siviller. Ne kadar tanıdık değil mi? Sokak bir anda savaş alanına döndü, gaz bombaları, su sıkmalar, tabancalar, sallamalar. Her şey sokağı teslim almak içindi. Teslim olmadı sokak. Yüzlerce genç, yaşlı, öğrenci, esnaf, çalışan, sendikacı adeta nöbet tuttu sokakta. Hangi gruptan olduğuna bakmadan, hangi dergiyi okuduğuna bakmadan omuz omuza, sırt sırta. Direndi. 6 Mayısta DEV-GENÇ’in mirasçılığı kavgasını yapanlara inat. DEV-GENÇ’in bizatihi sokakta olduğunu, müktesabatının herkeste olduğunu gördük. Kimbilir belki de yeni bir tarzın habercisi olur Konur Sokak sahiplenilmesi. Ahmet Telli’nin deyişiyle “ömrümüzün T harfi” yeni bir siyasetinde yeni bir direniş ruhunun da habercisi olur. Hiç şüphe yok ki geçmişi, geçmiş deneyimleri unutmadan, yok saymadan yenilenecek bir yeni siyaset tarzının. Ama tabii ki bütün acemiliğimizle. Çünkü Cemal Süreya’nın da dediği gibi “biz yeni bir hayatın acemileriyiz”. * Yüksel caddesi ile Konur sokağı betimlemek için şair Ahmet Telli’nin kullandığı metafor |
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SBFDER Web © 2008. Her Hakkı Saklıdır. |
Ana Sayfa |
Hakkımızda |
Fotoğraflar |
Yaşattıklarımız |
Yazılar Sanat Galerisi | SBF<d>DER | Haberler | Üyeler | Linkler | İletişim |